17 Aralık 2012 Pazartesi

G.Amerika GÜnlüğü-Valparioso

Kahvaltıdan sonra anahtar teslimi ve Valparaiso icin yola çıkış. 

Santiago'ya 2 saat mesafede, 45 tepeden oluşmuş tarihi bir şehir. 

15 tane asansörü var. 

Pablo Neruda'nın Şili'deki 3 evinden biri de burada bulunuyor. 

Ceonception ve Alegre bölgeleri Unesco'nun koruması altında. 

Şili'nin önemli bir limanı ve askeri deniz üssü burada bulunuyor. 

Yılbaşında yarım saat süren havai fişek gösterisini izlemek ve kutlamalara katılmak üzere, bir milyon kişi Valparaiso ya geliyormuş. 
Otel fiyatları 4 - 5 katı oluyormuş.


 Etraf rengarenk evlerle dolu. 
Burada zengin fakir halk iç içe, sorunsuz bir yer.


Yine bir tura katılıp yarım saatlik mesafedeki Santiago'nun meşhur sahil beldesi 
Vina del Mar a gittik. 
Oldukça zengin, şık bir bölge. Güzel plajları var.

Şililier şimdiye kadar gördüğüm en sıcak ve yardımsever Güney Amerikalılar. 
Elinizde harita görürlerse yada bir yer aradığınızı hissederlerse hemen yanınıza gelip, 'Yardım ister misiniz?' diye soruyorlar.
Bir şey istediğiniz zaman mutlaka 'por favor' (lütfen) demeniz gerekiyor. Yoksa emir olarak alıyorlarmış ve hiç hoşlanmıyorlarmış.
Kibarlık mühim anlayacağınız. :)
Sevgiler..

16 Aralık 2012 Pazar

G.Amerika Günlüğü-SANTIAGO...devam!!


Kendi hazırladığımız alaturka kahvaltımızdan sonra 
-ozellikle domatesimiz var- 
Güney Amerika kahvaltılarında genelde 
ekmek, cedar peynir, salam, marmelat ve illaki dulce de leche (karamel) var. 
Nerde bizim beyaz peynir, zeytin, domates salatalık...!!! 

Bir city tur otobüsüne bindik ve şehri dolaşmaya basladık. 
Kısa kalınan yerde en kolay şehir turu hop on hop off lar, 
istediğiniz yerde inip sonra devam edebiliyorsunuz.
Hava da güneşli olunca benim için Santiago değişmeye başladı.  
Geniş sokaklar, eskiden yeniye geçiş, 
bol ağaçlıklı caddeler, 
hatta apartmanların balkonları çiçek ve dahası ağaç dolu. 

Binalar yukarı doğru dümdüz değil, tepeye doğru basamaklı şekilde yükseliyor. 

Şık bölge Golf de dükkanlar küçük evlerden oluşmuş. 

Sokaklar bisikletli dolu. 
Ben Buenos Aires i daha bisikletçi sanıyordu. 

Santiago daki kadar bisikletçi 
Güney Amerika da  hiçbir yerde görmedim.


Öğlen Mercado da deniz mahsulleri yedikten sonra 
Concha Y Toro ya şarap turuna gittik. 


MERCADO

İyi ki organize turların saatini kaçırmışız. 

1 kişinin fiyatına üçümüz gezdik. 
Önce metro sonra taksi ve hoppp Pique desiniz. 



Bağları tanıdık, çevreyi gezdik, kavlarını gördük, 


şarap tattık ve çakır keyif, bir sonraki durak Atacama biletlerini almak üzere 
otobüs garına yola çıktık. 
Arada Estacion Central i gezip fotoğraflar çektik. 

Bir tura bağlı olmayınca, özgürsünüz ve 
bir günde değişik değişik yerler görüp, gezebiliyorsunuz. 

Akşamımız yine renkli bir bölge olan Bellas Artes de bir pubda 
gelip geçeni seyrederek, sokak çalgıcılarını dinleyerek, 
Pisco Sour içip, deniz mahsulleri yiyerek geçti.

15 Aralık 2012 Cumartesi

G.Amerika Günlüğü-SANTIAGO İlk gün!!!


12 saat otobüs yolculuğu bizim için artık kısa. 
Sabah 9 gibi Santiago ya vardık. 
Bu sefer merkezde, yeni güzel bir apartta kalıyoruz. 

Yerleştikten, duşumuzu yapıp, çamaşırları yıkayıp kuruttuktan sonra 
(bizim icin önemli gün :)) 
karnımızı doyurup şehir turuna basladık. 

2 tepe var, Santa Lucia bizim balkonun tam karşısı, güzel bir bahçe, 
San Cristobar şehrin en büyük rekreasyon alanı, 
bisikletliler, yürüyüş yapanlar, piknikçiler, konserler, kafeler, kilise... 

Ve en tepede Meryem Ana nın heykeli. 


Funikuler tamirde olduğu için taksiyle çıkıp yürüyerek indik. 

Burada Mote de huessillo içtik... 
Bu yaz için benim favori içeceğim olacak, gelirsiniz tatmaya :)) 

Statünun yanındaki kilisede bir hareket basladı, 
1930 lardan bir Ford araba ile gelin geldi, 
babasının kolunda ilerledi ve damat ile buluşutular.... seramoni basladı. 
Böylece bir Şili düğününe şahit olmuş olduk. 

Dönüşte güzel bir yürüyüş yolundan indik, bir yandan şehri seyir ettik. 
İlk intiba kasvet....
Hava da biraz kapalı olduğu için mi yoksa pek yeşillik gözükmediğinden mi bilemedim.

Su yok, binalar çok üst üste Santiago'yu pek beğenmedim. 

Otele dönerken  Bellavista'dan geçtik. 
Renkli bir bölge
Graffiti dolu...

Bence şimdiye kadar gördüğüm Güney Amerika duvarlarının 
en güzel graffitileri burada. 

Sokaklarda canlı müzik. 

Kaldırımlar insan dolu, barlar cıvıl cıvıl. 


Patio de la Bellavista da artisanal dükkanlar ve kafeler var...

14 Aralık 2012 Cuma

G.Amerika Günlüğü-PUERTO MONT


Dün gece gemide son gece oldugundan BİNGO oynattılar. 

Yanlışlıkla Bingo dersen tek başına dans ediyorsun, 
kazanırsan istediin birini dansa kaldırıp dans ediyorsun. 
Sonunda da kaybedenlerin kral ve kraliçesini seçtiler ve Navimag poları hediye ettiler. 

Daha sonra Party time(!), gençler eğlendi. 
Biz biraz müzik dinleyip eşyalarımızı toplayıp yatmak üzere kamaraya gittik. 
Sabah 4 de karaya yanaşacağız, 
3 gün internet yok, telefon yok, dunyayla irtibat kesildi. 
Bu sabah  teknolojiye geri döndük !!!!

Kahvaltıdan sonra gemiden ayrıldık.


Normalde güzergah Bariloche ydi. 
Navimagda tanıştığımız bir Fransız fikrimizi değiştirdi. 
Bariloche küçük birİsvicre, 
Göller, yeşillik, dağlar, çikolata fabrikası... 
Değişiklik lazım bize, Purmamarca, Ticara, Humahuaca yı önerdi bize 
7 renkler tepesiymiş burası. 
Tabiat muhteşemmiş. 

Gidelim görelim bakalım. 
Ama Bariloche den sonra Santiago ydu sırada, önce oraya bilet aldık. 
Otobüsümüz akşam olduğundan Puerto Mont u keşfe çıktık. 


Hava bir güneşli bir yağmurlu. 

Deniz kenarında yürüyerek yağmuru atlatmak üzere alış-veriş merkezine sığındık. 

Burada da med-cezir var. 

İnsanlar kabuklu deniz mahsullerini topluyorlardı. 
Bir turizm enformasyon bürosu bulduk, ne yapalım dedik. 
Angelmo markette deniz mahsulleri yiyin dediler.
Ripley AVM de kahvemizi içip yağmuru dindirdikten sonra tekrar yola çıktık. 

Puerto Montt bir balıkçı kasabası gibi 
eski ve fakir görünüşlü bir şehir. 

İnsanların otobüs aktarması yapmak veya gemi seyahati için uğradığı bir yer. 
Angelmo yakınlarına el işleri pazarları dolu. 
Ama tekrar yağmur yağmaya başlayınca 
hemen deniz mahsulleri pazarına girdik. 

Bu kısmı fotoğraflarda daha iyi görürsünüz. :) :) 





(şu an fotoğrafı yüklerken canım çekti :) )

İştahla yemeğimizi yiyip şarabımızı içtikten sonra biraz deniz arslanlarını seyir ettik ve 


bir balıkçı teknesiyle kısa bir lagun turu yaptık. 


Yine yağmur başladı kaçtık AVM ye...

13 Aralık 2012 Perşembe

G.Amerika Günlüğü-NAVİMAG 3.GÜN


Uyumak iyi geldi ve sabah 7 de uyandığımda sakin sulardaydık. 
Yani Fyordlara gelmişiz yine. 

Dalga var ama biraz biz alıştık, biraz sular sakinleşti. 
Klasik program basladı...
Sabah kahvaltı, günlük toplantı, 
Bugün akşam yemekten sonra bingo oyunu ve yılbaşı partisi varmış. 
Güney Amerika dansları yapılacakmış. 
Sonra belgesel...Patagonya kuşlarını izledik...  
Üç gün boyunca yemek bölümünde masa başında saatlerce oturduk. 

3 haftadır sabahtan akşama gezerken ve sadece otobüste dinlenirken 
bu gemi yolculuğu bize uzun bir soluklanma oldu. 
Ama artık sıkıldık. 
Artık sabah olsa da yeni şehrimizi keşfe gitsek!!


Yine Arjantin'e geçeceğiz ama bu sefer son gözüküyor...

= Aklıma gelen ara notlar
Gezdiğimiz her şehirde Rotary lerin amblemi var, kulüpleri var. 
Bazen Lions amblemi de gördüm.

Güney Amerika da yol tarif ederken ''blok'' kelimesini kullanıyorlar. 
Biz ''üç sokak sonra solda'' deriz, onlar ''üç blok sonra solda'' diyorlar.

12 Aralık 2012 Çarşamba

G.Amerika Günlüğü-NAVİMAG 2.GÜN


Evet bugün 12/12/2012 ve  gemimiz Pasifik Okyanusuna açılıyor 
ve işte unutulmaz bir gün... 



Macellan ormanlarının bulunduu bol ağaçlıklı  Puerto Eden bölgesinden, 
kanalın en dar bölgesi olan ve ancak tek bir geminin geçebildiği  
''Angostura Inglesa'' bölgesinden geçtik. 



Yolda deniz aslanları zaman zaman gemimize eşlik etti. 
Messier kanalından geçerken ''Kaptan Leonidas'' isimli 
1970 lerde batan bir kargo gemisini gördük. 


Capitan Leonidas

Günümüzde fener ve denizcileri referans noktası olarak kullanılıyormuş.  
...ve akşam üstü Pasifik Okyanusuna çıktık.  

Açık deniz herkesi tuttu. 
Dün Pub, Yemekhane seslerle, kahkahalarla doluydu. 
Bugün etrafta kimseler yok, sessizlik hakim. 
Allah'tan arada güneş kendini gösteriyor güverte derin nefes alan, 
yürüyen, uzanan insanlarla doluyor. 
Titanic'sel bir kare olmazsa olmaz :)

Kaptanın sesi bir anda herkesi güverteye topladı 
ve  Penas Gulf açıklarında Balina görüldü... 

Bugün 12/12 ve zor bir gün oldu... midemiz çok tuttu... 
Akşam yemekten sonra Patagonya bölgesinin hayvanlarını kapsayan 
bir belgesel izlemeye çalıştık. 
Biraz olsun dalgaları ve bulantımızı unutturdu. 

Saat 10 da yatmaya gittiğimizde ve hava bulutlu olmasına rağmen hala gündü, akşam olmamıştı. 

11 Aralık 2012 Salı

G.Amerika Günlüğü-NAVİMAG demir aldı!


Saat sabah 04.00 demir almışız... 



Navimag yük gemisi gibi, 
İnsanların yanı sıra, TIR lar, inekler... 


Personel güler yüzlü yardımcı, 
Etraf tertemiz, kahvaltı normal ama yemekler çok güzel, doyurucu.  
Bize içkinizi ve snack tarzı bir şeyler mutlaka alın yanınıza dediler.
Gemide içki var ama pahalıymış. 
Sabah öğlen meyve veriyorlar... 
Devamlı ve ücretsiz sıcak/soğuk su ve meyve suyu var. 
Kısacası sadece içeceginiz kadar içki yeterli.

Kahvaltıdan sonra günün konuşması, gemide yapılacak/yapılmayacaklar. 
Sonrasında Patagonya bitki örtüsünü tanıtan bir belgesel izledik. 
Kaptan anons yaptı, Brujo glazyerlerine geliyormuşuz. 

Neredeyse tam dibine vardık. 
Fyord 'lar arasında gideceğiz denince ben hep kıyıların karlı buzlu olacağını düşünmüştüm. Genelde yeşillik, 
Bazen bol ağaçlı bazen maki türü bitkiler ama bu buzul güzellik oldu bize. 


Akşam yemekten sonra da Penguenlerin Adımları adlı bir belgesel izledik. 

Çok sevimliler, ailelerine bağlılar, tek eşliler(!) nadir bir durum :), paylaşımcılar...